Apollonia pontica - Sozopolis – Sozopol /Süzebolu/

Apollonia M.Ö. 611’de, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nde yer alan Antik Yunan şehir Milet'in yerleşimcileri tarafından kuruldu. Tüm Batı Karadeniz kıyıları boyunca en geniş bölgeye sahip şehirdir - Anhialo'dan başlayıp günümüz Türkiye Cumhuriyeti'nin İğneada'sına kadar uzanmıştır.
Göçmenler yeni bir yerleşim yeri oluşturmak için harikulade bir yer seçmişlerdir. Sozopol yarımadası, topografyası sayesinde kolayca güçlendirilmiştir. Şehir, tüm Karadeniz kıyısındaki en iyi limanlardan en az iki limana sahipti. Yakın çevredesinde ise, bakır cevheri açısından son derece zengin olan Medni Rid’in (Bakırlık) tepeleri yükseliyor.

Sahip olduğu tüm bu doğal kaynakların bir sonucu olarak, Apollonia daha M.Ö. VI. yüzyılın başlarında zengin ve müreffeh bir kent oldu. Kent, daha sonralarda yaygınlaşacak olan bronz sikkeler basmaya başladı. Sikkeler, üzerinde sıklıkla A harfinin yerleştirildiği sivri olmayan bir uca sahip bronz bir okun ucudur. Daha sonra şehir kendi altın, gümüş ve bronz paralarını basmaya başladı. Sikkelerin üzerinde yengeç, çapa, Gorgon Medusa ve tanrı Apollon’un tasvirleri yer aldı.
Apollonia, M.Ö. III. yüzyılda en zengin Yunan şehirlerinden biriydi. Bu ihtişamın bir göstergesi, bugünkü Sozopol limanının Aziz Kirik adasındaki tapınağı süsleyen tanrı Apollon'un 13 metrelik heykeli idi. Sozopol topraklarında birkaç tapınak daha keşfedildi- Demeter ve Persephone’un ve aşk tanrıcası Afrodit’in.
72 yılında şehir Romalılar tarafından yağmalandı ve kale duvarları yıkıldı. Şehir çöküşteydi, ancak yine de kendi sikkelerini basmaya devam etti. Daha sonra, V. yüzyılın başında, tekrar kavi kale surları ile güçlendirildi. Kentin güçlendirilmesi bir sonraki yüzyılda ve Orta Çağ’da da devam etti.
1201'den sonra Sozopol artık bir Bulgar kasabasıydı. 1263 yılında kent, Bizans tararından fethedildi. 1453'e kadar Sozopol defalarca bir Bulgaristan’a, bir Bizans'a geçti. XIII-XIV. yüzyıllarda şehir Venedik ve Cenova'ya bal, buğday, post ve balmumu ihracatı yaptı.

Sozopol'ün 1,5 km kuzeyinde Bulgaristan Karadenizi’nin en büyük adası olan Aziz İvan Adası yer alıyor. Ada topraklarında, 1629 yılına kadar faaliyet gösteren büyük bir erken Hıristiyan manastırı keşfedildi. Ada’da ayrıca üç kilise, bir mezar, bir kâgir su kuyusu ve manastır hücreleri bulunmuştur. Kiliselerin birinde, azizelerle ilişkili ya da onlardan arta kalan kutsal eşya ya da parçaların korunduğu küçük bir rölik tabut bulunmuştur. Kutudaki yazıtlara göre, rölikler Vaftizci Aziz Yahya'ya ait.
Ortaçağ tapınağının korunmuş duvarları 6-7 m yüksektir. Ada’nın topraklarında M.Ö. IV-III. yüzyıldan kalma bir kale duvarı ve yine o zamandan kalma bir yerleşim de keşfedilmiştir.

Sozopol'ün kendisinde ise bir piskoposluk, 4 kilise ve Sozopol yarımadasını çevreleyen tüm kale duvarı incelenmiştir. Kentin antik, geç antik ve ortaçağ dönemlerinden kalma ev ve sokakları da keşfedilmiştir. En büyük keşiflerden biri şehrin antik nekropolüdür. Nekpolün içinde, antik Apollonyalılar, aile arazilerine, gömütlere ve yığma taş mezarlara defnediliyorlardı.
Bugün, antik çağın ve Orta Çağ'ın mimari kalıntıları sergilenmekte ve dünyanın dört bir yanından Sozopol’e turist çekmektedir.

Map