Aquae calidae

Aquae Calidae Burgaz’ın Vetren semtinin kuzeybatısına 15 km uzaklıkta yer alır. Arkeolojik alan, merkezinde Roma İmparatorluğu'nun en ünlü kaplıcasının yer aldığı antik bir kenttir.

En eski arkeolojik buluntular, M.Ö. V. binyıl, Bakır Çağı’ndan kalmadır. Daha sonra şifalı maden suyundan cezbolan Traklar da buraya yerleşti. M.Ö. V. yüzyılda merkezi kaplıcada artık bir de tapınak vardı. Pınarın temizliği yapıldığı sırada, içinden 6 binden fazla sikke, yüzük, tarak çıkarıldı; maden suyunda şifayı bulan insanlar tarafından bırakılan bronz, gümüş, altın, kemik, ahşap vb. nesne bulundu. Birinci yüzyılda burada tanrıça Demeter'in bir tapınağı, II. yüzyılda ise Yunan ve Roma mitolojisinde şifalı tanrısal varlıklar olarak bilinen Üç Nemf’in mabedi de vardı. II. yüzyılın başında burada hipokaustlu (merkezi ısıtma sistemi) anıtsal bir Roma hamamı inşa edildi. Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus'a göre, Aquae Calidae'nin maden suyu tüm Roma İmparatorluğu'nun en meşhur olanıydı. Hamam birkaç kez yeniden inşa edildi, VI. yüzyılda ise bir kale duvarı ve dört kule ile sağlamlaştırıldı. O zamanlarda alanı 5 dönümdü. Aquae Calidae kasabası da yine VI. yüzyılda bir kale duvarı ile güçlendirildi. Sonraki yüzyıllarda da hamam işlevini sürdürmeye devam etti.

X-XII. yüzyıllarda, Bizans aristokrasisinin en yüksek temsilcileri de dahil olmak üzere toplumun tüm çevreleri tarafından tedavi için yaygın olarak kullanıldı. Bu gerçeği kaplıcaların yakınlarında ortaya çıkan ve biri imperyal olmak üzere yaklaşık 40 kurşun aristokrat mührü de kanıtlanmakta.
1206 yılında kaplıcalar, Latin İmparatorluğu'nun ikinci imparatoru olan I.Henri tarafından yağmalandı ve yakıldı. O zamanlar şehir ortaçağ adı Therma'yı taşıyordu. Daha sonra, kısa sürede olmasa da, kaplıcalar Bulgar krallarının egemenliği altında restore edildi. Bu, XIV. yüzyıldan bilinmeyen bir Bulgar hükümdarının kuzeni olan Petır'ın altın yüzük mührü dahil birçok buluntu ile kanıtlanmıştır.
XV. yüzyılın sonunda artık Osmanlılar tarafından buraya yeni bir hamam inşa edildi. XVI. yüzyılda ise hamam Kanuni Sultan Süleyman tarafından bile tedavi için kullanıldı. Şükran olarak Muhteşem Süleyman kaplıcaları düzenledi ve ayrıca özel bir fermanla burada her yıl şenlikler yapılmasını istedi.

Günümüzde başlatılan arkeolojik kazılar sayesinde kalenin anıtsal duvarlarının bir kısmı ve Roma hamamları keşfedildi. Hamamın 3 havuzu ve kulelerinden biri sergilenmekte. Osmanlı dönemine ait hamam da restore edildi ve ziyaretçilere açıktır.
Arkeolojik kazılarda çok sayıda altın, gümüş ve bronz bulunmuştur. Bunlar arasında M.Ö. V. yüzyıldan başlayıp XVII-XVIII. yüzyıllara kadar uzanan döneme ait birkaç altın yüzükle birlikte altın, gümüş ve bronz sikkeler de yer alıyor; ayrıca kurşun mühürler, aromatik yağlar için kullanılan kaplar ve hamamda kullanılan parfümler vb.